'Mars yolculuğu ve kelebekler arasında nasıl bir ilişki olabilir?" Bu sorunun cevabını kelebeklerin aeoro-dinamik yeteneğini detaylarıyla keşfeden bilim adamları veriyor.
Dr. Thomas ve yardımcısı Dr. Robert Srygley bu tüneli kullanarak, Kızıl Amiral olarak bilinen Vanessa Atalanta türüne ait kelebekleri incelediler. Kelebeğin görüntülerini izlediklerinde böceğin aerodinamik yeteneği karşısında hayrete düştüler. Kanat hareketlerini ve duman şekillerini karşılaştıran bilim adamları, kelebeğin değişen hava a-kımlarına fazla enerji tüketmeksizin, kolayca uyum sağladığını belirtiyorlar. Buna göre, kelebekler hava akımlarını karşılamada o kadar yetenekli ki, kanatlarını 6 farklı şekilde çırpıyor ve döndürebiliyorlar. Kanatlarıyla yaptıkları özel hareketler sayesinde havada minik hortumlar oluşturuyor böylelikle ekstra kaldırma gücü sağlamış oluyorlar. Araştırmalarının sonuçları Nature dergisinde yayımlanan Thomas ve Syrgley, bu konuda şunları söylüyor: "Kelebeklerin kanat çırpma hareketleri rastgele, kararsız bir gezinme değil. Bu hareketler geniş bir dizi aerodinamik mekanizmanın hünerli bir şekilde kullanılmasından ortaya çıkıyor" (http:// news.bbc.co.uk/2/hi/science/nature /2566091.stm)
Kelebeğin havadaki hareketleri akrobasi uçuşu yapan pilotların hareketlerine benzetiliyor. Dr. Thomas, kelebeklerin bu hareketleri yaparken yorulmadıklarını belirtiyor. Bir atın yürüme, koşma ve dört nala koşma arasındaki geçişleri kolaylıkla yapabilmesi gibi kelebekler de kendi isteklerine göre bir uçuş tarzı ortaya koyabiliyorlar.
Kelebek uçuşundaki bu yetenekte kanatlardaki özel tasarımın yanı sıra, kanat hareketlerini düzenleyen sinir sistemi de önemli rol oynuyor. Kanatların hangi hızda ve hangi yönde döneceklerini belirleyen bu sistem, uçaklardaki elektronik sistemlere benzetiliyor.
Ancak bilim adamları, kelebeğin sahip olduğu 3000 nöronla bu karmaşık hareketleri nasıl yapabildiğini bir türlü anlayabilmiş değiller. Kelebekteki kontrol sistemi en modern uçaklardakinden bile üstün. Nature dergisinde Thomas'ın a-raştırmasıyla ilgili bir yorum şöyle:
"İnsan yapımı uçan taşıtlar yazılım komutlarıyla kontrol edilirler. Ancak yazılım tasarımı, yıllar boyu süren insan emeği sonucu ortaya çıkar ve uygulamaya konması için kuvvetli bilgisayar çipleri gereklidir. Oysa örneğin sineklerde, uçuş kontrolü muhtemelen sinek beyninde bulunan ve yaklaşık 3.000 nörondan meydana gelen bir kompleksten ortaya çıkar. Bu, sineğe bir ekmek kızartma makinesinin sahip olduğundan daha az işlem kapatsitesi kazandırır ama yine de sinekler süper hızlı dijital elektronikle donatılmış uçaklardan daha çeviktirler". ("Aerodynamics: Red admiral agility", Nature 420, 615 - 618 (2002); 12 Aralık 2002)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder